Boşanma aşamasındaki karısının “mahrem” fotoğraflarını akrabalarına gönderdi

İstanbul’da yaşanan iğrenç olayda S.Ç. isimli koca, boşanma aşamasındaki eşinin ‘mahrem’ fotoğraflarını sosyal medyada eşinin adına sahte hesaplar açarak tanıdık kişilere ve akrabalara gönderdi. K.U. isimli kadın, özel fotoğraflarını sosyal medyadan paylaşan kocasına biber gazı sıktı. Eşinin kendisini aldattığını söyleyen ifşacı kocanın 7 yıl, K.U. isimli kadının ise 3 yıla kadar hapsi istendi. Mağdur kadın, verdiği ifadede “4 yıldır evli olmalarına rağmen şimdiye kadar 2 hafta birliktelik yaşadıklarını” söyledi.

ŞİKAYETÇİ OLDU

Sabah’ın haberine göre; İstanbul’da ayrılmak üzere olduğu eşi tarafından özel fotoğraflarının sosyal medyadan yayınlandığını gören genç kadın savcılığa suç duyurusunda bulundu. Olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Savcılık, yürütülen soruşturma kapsamında mağdur kadının ifadesine başvurdu.

“EN FAZLA İKİ HAFTA KADAR BERABER OLDUK”

K.U, alınan ifadesinde, S.Ç.’nin 4 yıllık resmi nikahlı eşi olmasına rağmen kendisi ile en fazla iki hafta kadar birlikte olduklarını, anlaşamamaları nedeniyle 4 yıldır ayrı yaşayıp boşanma aşamasında olduklarını, davalarının devam ettiğini anlattı.

SAHTE HESAP AÇIP ÖZEL FOTOĞRAFLARI AKRABALARA GÖNDERDİ

K.U. ifadesinde öfkeli eşinin sosyal medyada kendi adına sahte hesaplar açarak uygunsuz fotoğraflarını paylaştığını, S.Ç.’nin eşi ve diğer tanıdık akrabalarına bu tip fotoğraflarını gönderdiğini belirtti.

“SENİN GİBİ O…PUYA AZ BİLE”

Yaşanan olay üzerine S.Ç.’nin ailesi ile birlikte yaşamış olduğu evin kapısına gittiğini belirten genç kadın, S.Ç.’ye neden böyle yaptığını sorduğunda “Oh iyi yapmışım, senin gibi o..puya az bile” dediğini ifade etti. Tartışmanın büyümesi üzerine öfkeli koca, eşinin kollarından tutarak kafasına vurmaya başladı. K.U. ise yanında bulundurduğu biber gazını kocasına sıktı.

“SENİNLE YATMAM İÇİN BİR SEBEP SÖYLE”

S.Ç., emniyette verdiği ifadesinde ise K.U.’nun erkek arkadaşıyla çekinmiş bir videosunu ailesine sosyal medya üzerinden atarak “Kızınız beni aldatıyor” diyerek gönderdiğini, bunun üzerine eşinin kendisine “Bugün seninle yatmam için bana bir neden söyle” şeklinde mesaj attığını söyledi.

KADININ 3, KOCANIN 7 YIL HAPSİ İSTENİYOR

Savcılık yürütülen soruşturma sonunda birbirinden şikâyetçi çiftler hakkında iddianame düzenledi. K.U.’nun “basit yaralama” ve “tehdit” suçlarından 3 yıl, S.Ç.’nin “silahtan sayılan vasıta ile basit yaralama”, “özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek” ve “hakaret” suçlarından 7 yıla kadar hapsi isteniyor. Çift ilerleyen günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak.

Kadir’in tutukluluğuna devam kararı geldi! 24 Haziran’da kendisini savunacak

Konya’da sevgilisi Ayşe D.’yi (35) döven Özgür Duran’a (32) engel olmak isterken kalbinden bıçaklayarak ölümüne sebep olan Kadir Şeker‘in (20) dosya üzerinden yapılan incelemesinde tutukluluk halinin devamına karar verildi. Geçtiğimiz ay koronavirüse yakalanan Şeker, 24 Haziran’da mahkeme huzuruna çıkarak detaylı savunma yapacak.

KASTEN ADAM ÖLDÜRME İLE SUÇLANDI

Geçtiğimiz yıl Antalya’dan Konya’ya gelip yerleşen Ayşe D. ve Özgür Duran çifti arasında birlikte yaşadıkları evde tartışma çıktı. Ayşe D. evden çıkıp, parka geldi. Peşinden parka gelen Özgür Duran, iddiaya göre sevgilisini dövmeye başladı. Tesadüfen parktan geçen Kadir Şeker, olaya müdahale etmek istedi. Çıkan arbedede, Şeker’in elindeki bıçak, Duran’ın kalbine isabet etti. Özgür Duran hayatını kaybederken, tıp fakültesinde okumak için üniversite sınavına hazırlanan Şeker, ‘kasten adam öldürme’ suçundan tutuklandı.

19 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİYLE YARGILANIYOR

Soruşturma sonunda Kadir Şeker hakkında, ‘kasten adam öldürme’ suçundan iddianame düzenledi. İddianamede, yargılamanın müebbet hapis cezası istemiyle yapılması, verilecek cezanın ise tahrik indirimiyle 12 yıldan 18 yıla kadar olması talep edildi. Ayrıca ‘yasak bıçaklar ve diğer aletlerle ilgili suçlar ve cezaları’ kapsamında 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilmesi istendi. İddianame 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken Kadir Şeker, 28 Nisan tarihinde ilk kez hakim karşısına çıktı.

KORONAVİRÜSE YAKALANDI

O dönem koronavirüs testi pozitif çıkan Şeker, duruşmaya Ses ve Bilişim Görüntü Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Kadir Şeker, önceki ifadelerini tekrar ettiğini, savunmasını ayrıntılı olarak yüz yüze yapmak istediğini ve tahliyesini talep ettiğini söyledi. Mahkeme Kadir Şeker’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

TUTUKLULUK HALİ DEVAM EDECEK

Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bugün Kadir Şeker’in tutukluluk halinin dosya üzerinden incelenmesi yapıldı. Heyet, Şeker’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Kadir Şeker’in 24 Haziran’da mahkeme huzuruna çıkarak detaylı savunma yapması bekleniyor.

Pandemide işten çıkartılan vatandaş, arabuluculukla haklarını aldı

İzmir’de bir manavda çalışan ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde kronik rahatsızlığı nedeniyle sokağa çıkma yasağı bulunduğu ve işe gidemediği için işten çıkarılan 58 yaşındaki M.Y, telekonferans ve görüntülü görüşmeler üzerinden katıldığı arabuluculuk toplantıları sonucunda kıdem tazminatı ve fazla mesai ücretlerini almaya hak kazandı.

İzmir’de yaşayan M.Y, Kovid-19 salgınının Türkiye’de yayılması sonrasında kronik rahatsızlığı bulunanlara sokağa çıkma yasağı getirilmesiyle işe gitmemeye başladı. M.Y’nin işvereni çalışanının bu süreçte ücretlerini ödemedi, M.Y. de işvereninin ücretsiz izin talebini kabul etmedi. Nisan başında işten çıkarılan M.Y, haklarını almak için avukatları Berkay Özbey ve Meliha Yaman Yurdugül’e başvurdu. İşçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan anlaşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk arandığı için taraflar arabuluculuk sürecine girdi.

İŞTEN ÇIKARMA YASAĞI BULUNUYORDU

Pandemi nedeniyle hiç karşı karşıya gelmeyen taraflar, telekonferans ve görüntülü konuşma aracılığıyla karşılıklı taleplerini iletti. Taraflar 2 görüşme sonucunda anlaşmaya vardı ve M.Y. kıdem tazminatı ve diğer alacaklarını aldı. M.Y’nin avukatı Berkay Özbey, müvekkilinin kronik rahatsızlığının sokağa çıkma yasağı kapsamında olduğunu, işten çıkarma yasağının getirildiği 17 Nisan’dan önce müvekkilinin işine son verildiğini ve haklarını almak için kendilerine başvurduğunu belirtti.

17 Nisan’dan önceki ücretsiz izinlerin işçinin kabulüne bağlı olduğunu dile getiren Özbey, müvekkili M.Y’nin işverenin kendisine sunduğu “ücretsiz izin” talebini kabul etmediğini ve ücretlerini de alamadığı için dava şartı olan arabuluculuk sürecine girdiklerini ifade etti.

“GÖRÜNTÜLÜ KONUŞMA VE TELEKONFERANS YAPILDI”

Özbey, arabuluculuk sürecini şöyle anlattı: 
“İşveren işçiyi çıkarırken ‘sen zaten sokağa çıkma yasağına tabisin, sokağa çıkamıyorsun, ben seni çalıştıramıyorum, ya ücretsiz iznini kabul edersin, ya ben seni işten çıkarırım’ dedi. İşçi de ücretsiz izni kabul etmediği için işveren işçiyi işten çıkardı. Arabuluculuk sürecinde hiç yüz yüze gelinmedi. Neredeyse ben bile müvekkilimi görmedim. Pandemi sürecinde arabuluculuk da dahil tüm yargısal faaliyetler durdu. Ancak başvurumuzu yaptığımızda arabulucu atandı. Teknolojinin de verdiği imkanlar sayesinde görüntülü konuşma yaptık. Taraflar telefona bağlandı, telekonferans yapıldı, talepler iletildi. İşveren ilk başta karşı olsa da daha sonra kendi yararına olduğunu düşündü ve anlaşma yoluna gitti. İşçi kıdem ihbar tazminatı ve fazla çalışma ücreti gibi diğer alacaklarını aldı.”

Pandemi sürecinde arabuluculuk süreçlerinin telefonla yürütülmesine engel bir durumun olmadığını, arabuluculuğun yargılama faaliyetlerine göre daha serbest bir süreç olduğunu anlatan Özbey, pandeminin getirdiği olağanüstü koşullar nedeniyle görüşmelerin telefonla yürütülmesi konusunda esneklik sağlandığını, bu sayede dosyanın 15-20 gün içinde kapandığını aktardı.

Boşanmış kadın, velayeti kendisine verilen çocuğunun soyadını değiştirebilecek

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’ın sosyal medya hesabından geçtiğimiz günlerde ‘Tarihi kararımız’ diye duyurduğu boşanmış kadının velayeti kendisine verilen çocuğuna soyadını verebileceği yönündeki kararın gerekçesi açıklandı.

B.K. isimli kadın eşi Y.İ.’den boşandı. Çiftin çocuğu A.E.’nin velayeti annesine verildi. Okula başlayan ortak çocuğun İ. olan soyadı ile kendisinin evlenmeden önceki soyadı olan K. soyadlarının farklılığı sebebiyle günlük işlemlerde sorun yaşadığını belirten B.K., çocuğuna kendi soyadını vermek için mahkemeye müracaat etti. Davacı anne, mahkemede verdiği ifadesinde çocukla ilgili işlemlerde annesi olduğunu belgelemek için nüfus kayıt örneği ile boşanma ilamını ibraz etmek zorunda kaldığını, davalı babanın ortak çocuğa ilgisiz olduğunu kaydetti. Babasının çocukla uzun süredir görüşmediğini ve nafaka ödemediğini, çocuğun da anne ile kendi soyadının farklı olmasından rahatsız olduğunu ve anne ile aynı soyadını taşımak istediğini iddia etti.

Ortak çocuğun soyadının davacı annenin soyadı olan K. olarak değiştirilmesini talep etti. Mahkeme, evlilik birliği içinde doğan çocuğun Türk Medeni Kanunu’nun 321. maddesine göre babanın soyadını aldığını, çocuğun soyadının bu suretle belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına dayanarak değiştirmenin kanun maddesindeki düzenleme karşısında mümkün olmadığına hükmetti.

ANAYASA’YA AYKIRI BULUNDU

Mahkeme, çocuğun soyadının ancak ergin olduktan sonra annesinin soyadıyla değiştirebileceğine karar verdi Davacının istinaf talebi üzerine devreye giren Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, davacının talebini reddetti. Hukuk mücadelesini sürdüren kadın kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.

Yargıtay, kararında Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir davada velayeti kendisine verilen annenin çocuğuna soyismini verememesini Anayasa’ya aykırı bularak yerel mahkemeye gönderdiği hatırlatıldı. Kararda velayet hakkına sahip davacı annenin soyadlarının farklı olmasından çocuğun rahatsız olduğunu ve anne ile aynı soyadını taşımak istediğini ileri sürdüğü belirtildi.

9 Nisan 2018 tarihli kararda şu ifadelere yer verildi:

“Davacı tanıkları da davalı babanın çocuğuna ilgisiz olduğunu, yaklaşık üç yıldır babanın çocuğunu görmeye gelmediğini, çocuğun birlikte yaşadığı anne ile aynı soyadını taşımamaktan rahatsız olduğunu belirtmişlerdir. Anne ile aynı soyadını taşımak isteğini sürekli dile getirdiğini, kendisini tanıtırken soyadını annenin soyadı olan K. olarak ifade ettiğini beyan etmişlerdir. Çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi, az önce açıklanan tanık beyanlarından çocuğun soyadının annenin soyadı olarak değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği anlaşılmaktadır. Velayet hakkı tevdi edilen annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu ortadadır. Velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, aynı hukuksal konumda olan erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği anlaşılmaktadır. Evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığı ve çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesi’nin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararları da gözetilerek, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. İlk derece mahkemesi olan Aile Mahkemesi’nin 18.07.2017 tarihli kararının bozulmasına oy birliği ile karar verildi.”

17 yaşındaki Ceren’in katilinin ilk ifadesi ortaya çıktı

Manisa’nın Salihli ilçesinde 17 yaşındaki Ceren Kultaş’ı pompalı tüfekle öldüren şüpheli Şükrü Şimşek (30) saklandığı eski fabrikada polis ekipleri tarafından yakalandı. İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelinin Ceren’i husumetlisine benzettiği için öldüğü ortaya çıktı.

17 YAŞINDAKİ CEREN’E KURŞUN YAĞDIRMIŞTI

Olay, geçen perşembe saat 23.00 sıralarında İzmir-Ankara Karayolu Taytan Mahallesi yol kavşağında bulunan akaryakıt istasyonunda meydana geldi. İddiaya göre, Ceren Kultaş, arkadaşının kullandığı otomobille akaryakıt istasyonuna geldi. Arkadaşı burada otomobilini yıkadığı sırada, Kultaş cep telefonunda konuştuğu biriyle tartışmaya başladı. Kultaş telefonunu kapattıktan bir süre sonra, plakası ve sürücüsü öğrenilemeyen bir motosiklet akaryakıt istasyonuna geldi. Kimliği öğrenilemeyen kişi, pompalı tüfeği Kultaş’a doğrultarak ardı ardına ateşledi. Saçmaların isabet ettiği Kultaş, kanlar içeresinde yere yığılırken, saldırgan ise hızla olay yerinden uzaklaştı. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri ve 112 sağlık görevlileri sevk edilirken, sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Kultaş’ın hayatını kaybettiğini belirledi. İzmir Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından Kultaş’ın cenazesi Karabük Mezarlığı’nda toprağa verilirken, olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

ÖZEL EKİP KURULDU

Bölgedeki kameraları inceleyen ekipler, Kultaş’ı vuranın Şükrü Ş. olduğunu tespit etti. Hırsızlık ve mala zarar verme gibi birçok suçtan sabıkası bulunduğu öğrenilen Şükrü Şimşek’i yakalamak için özel bir ekip kuruldu. Salihli başta olmak üzere 4 farklı ilçede soruşturma yapan ekipler, zanlı Şükrü Şimşek’in, cinayeti işlediği benzin istasyonuna 50 metre mesafedeki boş bir fabrikada yakaladı. Cinayeti işledikten sonra plakasız motosiklet ile olay yerinden İzmir yönüne doğru kaçan Şükrü Şimşek’in, bir süre sonra cinayetin işlendiği benzin istasyonuna 50 metre uzaklıkta bulunan ve yıllardır kullanılmayan bir depoya gelerek 4 gün boyunca burada kaldığı ortaya çıktı. Şüphelinin saklandığı boş fabrikadan birkaç kez dışarı çıkıp yeniden fabrikada gizlendiği öğrenildi.

“BAŞKA BİRİNE BENZETTİM”

Fabrikada yakalandıktan sonra Salihli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Şükrü Şimşek, buradaki işlemlerin ardından Salihli Adliyesi’ne sevk edildi. ŞüpheliŞükrü Şimşek, alınan ilk ifadesinde “S.K. adlı genç kızla aramızda bir husumet vardı. Olay günü benzin istasyonunun oradan geçerken benzinlikte gördüğüm kişiyi S.K.’ye benzettim. Biraz ilerledikten sonra geri döndüm ve yanımda bulunan pompalı tüfekle 4-5 el ateş ettim. Ancak öldürdüğüm kişi S.K. değil, Ceren Kultaş’mış” dedi.

TUTUKLANARAK CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ

Manisa’nın Salihli ilçesinde bir akaryakıt istasyonunda Ceren Kultaş’ı (17) pompalı tüfekle vurarak öldüren ve ifadesinde ‘yanlışlıkla öldürdüğünü’ söyleyen zanlı Şükrü Şimşek (30), tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Milli boksör, birlikte yaşadığı sevgilisini öldürdükten sonra “Gözünüz aydın” tweeti atmış

Muğla’da, milli boksör olduğu öğrenilen Selim Ahmet Kemaloğlu’nun (26) birlikte yaşadığı kız arkadaşı Zeynep Şenpınar’ı bıçaklayarak öldürdükten sonra attığı tweet ortaya çıktı. Kemaloğlu, şahsi Twitter hesabından “İki cana kıydınız, gözünüz aydın” mesajı paylaşmış. Kemaloğlu’nun bu tweetinde kimi ya da kimleri kastettiği ise henüz belirsizliğini koruyor.

Öte yandan sevgilisi tarafından bıçaklanarak öldürülen Zeynep Şenpınar’ın (25) bir arkadaşına, “Ahmet’le net bir şekilde bitti. 1 aydır hiçbir şekilde birbirimizle alakamız yok. Ben sadece aşırı alışkanlığın verdiği üzüntüyü yaşıyorum. Şarttı belki de” mesajı attığı da ortaya çıktı. Selim Ahmet Kemaloğlu’nun ayrılığı kabullenmediği için öldürdüğü şüphesi üzerine duruluyor. Öte yandan Şenpınar’ın türkü söylerken çekilmiş görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde Şenpınar’ın söylediği türkü, izleyenlerin yüreğini burktu.

CİNAYETİN ARDINDAN TWEET ATMIŞ

Selim Ahmet Kemaloğlu’nun ise cinayetin hemen ardından kendisine ait sosyal medya hesabından “İki cana kıydınız, gözünüz aydın” paylaşımı yaptığı da ortaya çıktı.

Yargıtay “Seni paramla satın alırım” sözünü hakaret saymadı

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yaşanan tartışmada bir kişi, “Cebinizde beş kuruş paranız yok gelip burada konuşuyorsunuz” sözlerini söyleyene karşı “Seni paramla satın alırım” ifadesini kullandı.

Şikayet üzerine açılan davada Körfez 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Seni paramla satın alırım” sözünü kullanan sanığa “hakaret” suçundan ceza verdi.

Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 18. Ceza Dairesi ise yerel mahkeme kararını bozdu.

Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değerin, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olduğuna işaret edilen kararda, “hakaret” suçunun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerektiği belirtildi.

Kararda, kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözün “hakaret” suçu bağlamında değerlendirilemeyeceğine, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerektirdiği vurgulandı.

Sanığın kullandığı “Seni paramla satın alırım” sözünün, kaba hitap tarzı niteliğinde olduğu ifade edilen kararda, bu ifadelerin onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olmaması nedeniyle “hakaret” suçunun unsurlarının oluşmadığı kaydedildi.

Yargıtay kararını verdi: Bu hareket tazminatsız kovulma sebebi

Akıllara durgunluk veren olay, özel bir mağaza zincirinde meydana geldi. İddiaya göre, mağaza sorumlusu, işverenden daha yüksek prim alabilmek için fire oranlarını düşük gösterdi. Envantere de fire ürünleri düşük gösteren müdürün oyunu mağaza çalışanlarının işverene verdiği ifadelerle ortaya çıktı.

Mağaza sorumlusu, tazminatsız şekilde kovuldu. İş Mahkemesi‘nin yolunu tutan mağaza sorumlusu; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücret alacağı olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Davalı mağaza sahibi ise davacının yüksek prim alabilmek için güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu öne sürdü. Mahkeme, davanın kabulüne hükmetti. Kararı davalı temyiz etti.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, geçtiğimiz günlerde emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda; davalı şirketin mağaza sayımlarında fire ürün sayısının şirketçe belirlenen miktardan az çıkması halinde mağaza sorumlusu olarak görev yapan personele prim adı altında belirlenen miktarda ödeme yapıldığı hatırlatıldı.

Kararda şu ifadelere yer verildi:

“Davacının iş akdinin fire ürünleri kasadan geçirerek parasını ödemesi ve fire oranını düşük göstermeye çalışması ve yine personelden de para almak suretiyle ürün alması bu şekilde hem mağazayı başarılı göstermek hem de prim alma amacı taşıdığı doğruluk ve dürüstlük ilkesine aykırı davrandığı gerekçesi ile fesih yapılmıştır. Davacının açıklanan şekilde davranarak fire sayısını azaltarak envanter sayımında fire miktarının düşük çıkmasını ve işverence verilen envanter priminden faydalanmasını amaçladığı, mağaza sorumlusu olan davacının iş akdinin bu davranışları ile güveni sarstığından 4857 sayılı Yasa’nın 25/II-e maddesi uyarınca haklı nedene dayalı olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. İşverenin güveninin kötüye kullanıldığı bu gibi durumlarda, işçinin sağladığı ekonomik yararın azlığı ve çokluğu fesih nedeninin oluşmasında etkili değildir. Önemli olan husus işverenin çalışanına karşı olan güvenini yitirmesi olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Somut uyuşmazlıkta davacının fesih sebebi yapılan davranışları 4857 sayılı Yasa’nın 25/II maddesi kapsamında kalmakta olup işverenin güvenini kötüye kullanma niteliğindedir. Bu durumda işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayandığı kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin yerinde görülmeyen yazılı gerekçesi ile tazminat taleplerinin kabulüne karar vermesi bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının oy birliği ile bozulmasına hükmedilmiştir.”

Esenyurt’ta yüksek mimarın ofisine sahte seyahat belgesi baskını

Koronavirüs ile mücadele kapsamında getirilen İstanbul dışına çıkış kısıtlamasını delmek için bürosunda 500 TL karşılığında sahte seyahat belgesi düzenlediği öne sürülen Yüksek Mimar Selim T, düzenlenen operasyonda gözaltına alındı.

BELGE DÜZENLERKEN GÖZALTINA ALINDI

Esenyurt Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro ekipleri sosyal medyada yapılan bir paylaşımdaki bilgilerden yola çıkarak, Yüksek Mimar Selim T.’nin ofisine operasyon düzenledi. Polis ekipleri, Selim T.’yi 3 kişiye sahte seyahat belgesi düzenlerken gözaltına aldı.Polis ekipleri tarafından ofiste yapılan aramalarda sahte seyahat belgeleri için hazırlanan mühürü bulurken, bilgisayarlarda yapılan incelemede sahte seyahat belgesi şablonu tespit edildi. Yüksek Mimar Selim T.’nin bugüne kadar çok sayıda kişi adına sahte seyahat belgesi düzenleyerek, İstanbul dışına çıkmalarını sağladığı belirlendi.

“YARDIM AMACIYLA BELGE DÜZENLİYORDUM”

Selim T., polise verdiği ilk ifadesinde sahte belgeleri gelir elde etmek için değil, ekonomik durumu iyi olmayan kişilere yardım etmek amacıyla yaptığını öne sürdü. Selim T., elde ettiği paralarla 20 gıda kolisi alıp, yoksullara dağıtılmasını sağlamak için bir yardım kuruluşuna gönderdiğini, sahte seyahat belgesi isteyen bazı kişilerden nakit para yerine kendilerine verilen 100’er TL’lik gıda market çeklerini aldığını, bu çekleri de durumu iyi olmayanlara yardım etmek için dağıttığını öne sürdü. Yüksek Mimar Selim T. elde ettiği tüm gelirin halkın yardımına harcadığını iddia etti.

ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

Belge başı 500 aldığı tespit edilen Selim T.’ye ait sahte mühür, sahte belgeler bir sahte şablonun bulunduğu bilgisayarın hard diskine el konuldu. Yüksek mimarın ofisinin kapısında “Müşterilerimizin dikkatine; Koronavirüs nedeniyle bir müddet kapalıyız. Acil durumda beni ararsanız, randevulaşırız” diye yazdığı altına cep telefon numarasının olduğu görüldü. Ayrıca kapıya da çok sayıda kartvizitini bırakması dikkat çekti. Sahte belge düzenlemek suçundan gözaltına alınan şüpheli bu sabah adliyeye sevk edildi.

Cezaevine Cem olarak giren kişinin yargılanırken Azmi olduğu ortaya çıktı

Antalya’da bir otogarda uyuşturucu ticareti yapma suçundan dolayı tutuklanan Cem Kaya‘nın, Eskişehir‘de yaşayan gerçek Cem Kaya’nın şikayeti üzerine Azmi Çiçen olduğu ortaya çıktı. Uyuşturucu ticareti suçundan tutuksuz yargılanacak olan Azmi Çiçen’in, başka suçlardan tutukluluk hali devam edecek.

ECZANEDEN İLAÇ ALAMAYINCA KİMLİĞİNİN ÇALINDIĞINI ANLADI

Antalya Otobüs Terminali’nde geçen yıl 19 Kasım günü polis tarafından durdurulan şüphelinin üzerinden Cem Kaya adına kayıtlı kimlik çıktı. Üzerindeki sigara paketi ile ayakkabısında uyuşturucu bulunan şüpheli, sevk edildiği adliyede tutuklandı. Soruşturma sonunda şüpheli hakkında, ‘uyuşturucu madde ticareti yapmak’ suçundan Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Bu süreçte, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Cem Kaya adlı kişi, tutuklanan kişinin üzerinden çıkan kimlik bilgilerinin kendisine ait olduğunu bildirerek, suç duyurusunda bulundu. Cem Kaya, şikayet dilekçesinde, “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nde otobüs şoförü olarak çalışıyorum. 31 Ocak tarihinde sağlık ocağına gittim. Verilen ilacı almak için eczaneye gittiğimde, kaydımın kapalı olduğu söylendi. Sosyal Güvenlik Kurumu’na gittim. Orada da tutuklu ve hükümlü olduğumu öğrendim. Bu duruma anlam veremedim.” dedi.

ADINA ŞİRKET AÇILIP SENET VERİLMİŞ

Uzun süredir mağdur bırakıldığını belirten Cem Kaya, “Uzun süredir kimlik bilgilerimi kullanan birileri tarafından mağdur edilmiştim. İstanbul’da üzerime şirket kurulmuş. İzmir ve Eskişehir’de tombala dükkanı açmışlar. Bunların vergi cezaları bile bana geldi. Adıma senet vermişler. Türkiye’nin birçok mahkemesinde bu nedenle hakkımda açılmış davalar var. İcra dairelerine gidip, geliyorum. Şu an Antalya’da benim adımla cezaevinde bulunup, beni mağdur eden şahıstan şikayetçiyim” ifadesini kullandı.

ZANLI GERÇEK CEM KAYA OLDUĞU İDDİA ETTİ

Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık ise Cem Kaya olduğunda ısrar etti. Mahkeme heyetinin gerçek adını açıklamasını istemesi üzerine “Denizli Devlet Demiryolları’nda çalışıyorum. Uyuşturucu bağımlısıyım. Ancak Denizli’de uyuşturucu bulamadığım için Antalya’ya geldim. Uyuşturucuyu aldım ve Denizli’ye dönmek üzereyken polis yakaladı. Eskişehir’den hakkımda suç duyurusunda bulunan ve gerçek Cem Kaya’nın kendisini olduğunu söyleyen kişinin iddialarını kabul etmiyorum. Gerçek Cem Kaya benim. Bu kişi hasımlarım olabilir” dedi. Sanık, ardından kardeşi ile çocuklarının adını sıraladı.Mahkeme heyeti, gerçek Cem Kaya’nın belirlenmesi için Eskişehir Odunpazarı Nüfus Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına ve parmak izi dahil kriminal çalışma yapılmasına karar verdi. Yapılan incelemeler sonunda, gerçek Cem Kaya’nın Eskişehir’de olduğu, halen Antalya’da cezaevinde bulunan sanığın ise Azmi Çiçen olduğu belirlendi.

ARAŞTIRMA SONRASI KİMLİK BİLGİLERİNİ ÇALDIĞINI İTİRAF ETTİ

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaevindeki Azmi Çiçen için yeni bir iddianame hazırladı ve 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Azmi Çiçen mevcut dosya kapsamında ‘uyuşturucu madde ticareti yapmak’ suçundan yargılanmaya başlandı. Üçüncü kez hakim karşısına çıkan sanık, Cem Kaya olmadığını itiraf etti. Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılan Azmi Çiçen, “Ben daha önce ismimi Cem Kaya olarak söylemiştim. Ancak benim gerçek adım Azmi Çiçen’dir. Üzerimde uyuşturucu madde ile yakalandım. Hassas terazi de bana aittir. Ancak ben kesinlikle uyuşturucu satıcısı değilim. Ben daha önce uyuşturucu madde alırken kandırıldım. Bu nedenle aldığım uyuşturucu maddeleri tartmak için hassas teraziyi kullanıyorum. Sahte kimliği de Antalya’da hasımlarım olduğu için kullanıyordum. Cem Kaya, Eskişehir’de arkadaş ortamında tanıdığım kişidir. Kendisine bir keresinde araç kiralamıştım. Bu nedenle, Cem Kaya’nın kimlik bilgilerini ele geçirdim. Cem Kaya’nın bu olaylardan ve kimlik bilgilerini kullandığımdan haberi yoktur. Pişmanım” diye konuştu.Sanık avukat ı Aysun Songur da, “Müvekkilim usulüne göre aranmamıştır. Ayrıca, ele geçirilen uyuşturucu madde, kullanım sınırları içindedir. Müvekkilim hassas teraziyi kandırılmamak için kullanmıştır. Aksini gösteren somut delil de yoktur. Uyuşturucu maddede paketleme de yoktur” dedi.

BAŞKA SUÇLARDAN TUTUKLULUĞU DEVAM EDECEK

Mahkeme heyeti, sanık Azmi Çiçen’in, Cem Kaya’nın kimlik bilgilerini kullandığının anlaşılması üzerine, Cem Kaya hakkında ‘uyuşturucu ve uyarısı madde ticareti yapma veya sağlama suçu’ndan verilen tutuklama kararının kaldırılmasına, Azmi Çiçen’in de tahliyesine karar verdi. Bu dosyadan yargılanması tutuksuz devam edecek Azmi Çiçen’in, başka dosyalardan tutukluluğunun süreceği kaydedildi.